Türk Devrimcileri

                                                         
Ahmet SANER

Ahmet Saner (1959, Trabzon - 25 Haziran, İstanbul 1981)

Trabzon, Akçaabat doğumlu olan Ahmet Saner, Devrimci mücadeleye THKP-C ye duyduğu sempati ile adımını atmıştır.MLSPB örgütü üyesi olarak, 70'li yılların sonuna doğru İstanbul Devrimci Ortaöğrenim Derneği, İstanbul Ortaöğretim Derneği, İstanbul Yurtsever Devrimci Öğrenim Derneği, ve İstanbul Demokratik Gençlik Derneği gibi oluşumların kuruluşunda ve örgütlenmesinde aktif rol oynadı.Türkiye'de görevli CIA ajanlarından Amerikalı subay Sam Novello ve onun Türkiye bağlantısı olan Ali Sabri Baytar'ın öldürülmesi eylemini gerçekleştirdi. 16 Nisan 1980' de Etiler' de gerçekleştirilen bu eylemden sonra diğer militan arkadaşları ile birlikte yakalandı.Yaralı ele geçirilen Hakkı Kolgu kaldırıldığı hastanede öldü. Ahmet Saner ise, diğer arkadaşı ile birlikte tutuklandı . 12 Eylül cuntasının askeri mahkemesinde idam cezasına çarptırıldılar. Öldürülen kişi CIA görevlisi olduğu için yargılanmaları ABD'nin baskısıyla MLSPB ana davasından ayrılarak hızlandırıldı ve kısa sürede idam cezası aldılar. Bir ABD üst düzey heyetinin Türkiye'ye yaptığı bir ziyaret sırasında, 25 Hazıran 1981' de idam edildiler.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Cihan ALPTEKİN 

Cihan Alptekin (d. 1947 Rize, Ardeşen - ö. 30 Mart 1972 Kızıldere)THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) kurucu önderlerinden.Temmuz 1969'da Filistin'e giderek El-Fetih kamplarında diğer arkadaşlarıyla birlikte askeri eğitim aldı. Türkiye'ye dönüşünden bir süre sonra yakalandı ve hapse atıldı. Kasım 1971'de tutuklu bulunduğu Maltepe Askeri cezaevinden THKP-C liderleri Mahir Çayan ve Ulaş Bardakçı ile birlikte tünel kazarak firar etti.Ocak 1972'de diğer THKO önderleri Hüseyin İnan, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan'ı idamdan kurtarabilmek amacıyla THKP-C lideri Mahir Çayan'la Ankara'da bir araya geldi ve ortak eylem kararı alındı. Yapılan plan gereği THKO ve THKP-C Fatsa'da ortak karargah kurdu ve Ünye'deki Nato üssünde görevli İngiliz Teknisyenler kaçırılarak Kızıldere'ye götürüldü. Rehinelere karşılık idamların durdurulması talepleri kabul edilmedi. Kızıldere'de saklandıkları yerin tespit edilmesinin ardından CIA koordinasyonuyla gerçekleşen bir operasyonda, kıstırıldıkları evde bombalanarak öldürüldüler. Kaçırılan NATO elemanları açılan ateş sonucu Mahir Çayanlar ile birlikte ölmüşlerdir. NATO görevlilerinin cesetlerinden çıkan kurşunların bombardımanı yapanlara ait olduğu belirlenmiştir.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Deniz Gezmiş'in sorgu döneminde çekilmiş, basın ve yayında da hâlâ en popüler olan portresi.

Deniz GEZMİŞ

Deniz Gezmiş, 27 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğdu. Dedeleri aslen İkizdere, Rize ilçesine bağlı Cimil köyünden olup, babası Erzurum, Ilıca nüfusuna kayıtlı ilköğretim müfettişi Cemil Gezmiş, annesi ise Erzurum'un Tortum ilçesinden ilkokul öğretmeni Mukaddes Gezmiş'tir. Ailenin üç erkek çocuğundan ikincisidir. Ağabeyi Bora Gezmiş, hukuk fakültesinden ayrılıp bankacılık yapmıştır. Kardeşi Hamdi Gezmiş ise, mali müşavirdir.

Gezmiş, öğretmen bir ailenin çocuğu olması sebebiyle ilk ve ortaöğrenimini Sivas'ta, liseyi İstanbul'da okudu. Henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu.

1965'ten sonra, Türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO)'nun kurucu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, 1965'de Türkiye İşçi Partisi (TİP)'nin Üsküdar ilçe başkanlığına üye oldu. İlk kez 31 Ağustos 1966'da Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik işçilerinin Taksim Anıtı'na çelenk koymaları sırasında işçileri destekleyen ve Türk-İş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alındı. 7 Kasım 1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. Ardından 19 Ocak 1967'de Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) binasının yedd-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 Kasım 1967'de öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi'nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 Ocak 1968'de Devrimci Hukuklular Örgütünü kurdu. 7 Mart 1968'de İÜ Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC genel kurul toplantısında konuşma yapan Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı. 2 Mayıs'a kadar tutuklu kalan Gezmiş, 30 Mayıs'ta 6. Filo'yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. Öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek artan Deniz Gezmiş, 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi'nin işgal edilmesinde önderlik etti. İşgal Konseyi adına İÜ Senatosu ile Baltalimanı'nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı; öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. İşgalden kısa bir süre sonra İstanbul'a gelen 6. Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül'de serbest bırakıldı.

6. Filo eyleminden sonra denizden çıkarılan Amerikan askerleri.
6. Filo eyleminden sonra denizden çıkarılan Amerikan askerleri.

TİP içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yol açan ideolojik sorunlarda Milli Demokratik Devrim (MDD) görüşünü benimseyen Deniz Gezmiş, bu görüşün özellikle devrimci öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu. Ekim 1968'de eylemlerde birlikte olduğu Cihan Alptekin, Mustafa İlker Gürkan, Mustafa Lütfi Kıyıcı, Cevat Ercişli, M. Mehdi Beşpınar, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Ömer Erim Süerkan'la birlikte Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB)'ni kurdu. 1 Kasım 1968'de TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı) , AÜTB, ODTÜÖB ve DÖB'ün başlattığı Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüşü'nü düzenledi.

Mustafa Kemal yürüyüşü posteri.
 
Mustafa Kemal yürüyüşü posteri.

Ardından 28 Kasım 1968'de ABD büyükelçisi Kommer'in gelişi sırasında Yeşilköy Havaalanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı.

İstanbul Üniversitesi'nde sağcı güçlerin 16 Mart 1969'da girişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan Gezmiş, bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart'ta yeniden tutuklanarak 3 Nisan'a kadar hapis yattı. Ardından 31 Mayıs 1969'da İÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti. Üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. Hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan Gezmiş, Haziran'ın sonunda Filistin'e gitti. Filistin'e gitmeden önce 23 Haziran 1969'da TMGT'nin topladığı 1. Devrimci Milliyetçi Gençlik Kurultayı'na kendisi gibi haklarında tutuklama kararı olan FKF Genel Başkanı Yusuf Küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi. Eylül'e kadar Filistin'de gerilla kamplarında kalan Deniz Gezmiş,1 Eylül 1969'da, 10 Haziran'da "üniversiteyi işgal" ettiği gerekçesiyle Hukuk Fakültesi'nden ihraç edildi. Hakkında tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazetecilere gizlendiği yerden demeçler verdi. 23 Eylül 1969'da Hukuk Fakültesi'nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan Gezmiş, 25 Kasım'da serbest bırakıldı. Ancak Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi'nde Battal Mehetoğlu'nun sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin Gezmiş'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alındı. 20 Aralık 1969'da yakalanan Gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. Bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürdü. Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan'la birlikte THKO'yu kurdu. 11 Ocak 1971'de THKO adına Ankara İş Bankası Emek Şubesi'nin soygununu gerçekleştirenler arasında yeraldı. 4 Mart 1971'de dört ABD'li erin Balgat'taki Tuslog Tesisleri'nden kaçırılması eyleminde de bulundu. Kaçırılan erler daha sonra serbest bırakıldılar. Deniz Gezmiş darbe dönemlerinin içerisinde bulunan en büyük liderdir.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Erdal EREN 

Erdal Eren (d. 25 Eylül 1964 - ö. 13 Aralık 1980), 12 Eylül Darbesi öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen ve asılarak idam edilen Türkiye Devrimci Komünist Partisi üyesi ve Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisi.

Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner, 30 Ocak 1980 tarihinde Milliyetçi Hareket Parti'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü.[1] Erdal Eren, Suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980 günü düzenlenen gösteride gözaltına alınan 24 kişinin arasındaydı. Gösteri sırasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Erdal Eren, yargılanarak 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkum edildi. Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan karar, 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde infaz edildi.

Erdal idam edilmeden 16 saat önce kendisini ziyaret eden gazeteci Savaş Ay'a, "avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşının altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18'den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini, vurduğu söylenen jandarma erine çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını"[2] söyledi.

Ağabeyi Erkan Eren, Erdal'ın Mamak Askeri Cezaevi'nde tutuklu kaldığı dönemde gördüğü ağır işkencenin izlerine tanık olduğunu dile getirdi.[3] Erdal'ın idam edildiği tarihte yaşının 18'den küçük olduğunu belirten Erkan Eren, infazı radyodan öğrendiklerini ve Erdal'ın kimsesizler mezarına gömülmek istendiğini söyledi.[3]
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Resim:Ertuğrul Karakaya.jpg

Ertuğrul Karakaya 

(1955 - 8 Haziran 1977) 1977 ODTÜ'de Öğrenci Temsilcilerinin örgütlediği boykotta Güvenlik güçleri tarafından öldürülen devrimcidir. Ankara Yüksek Öğretim Derneği, Devrimci Yol, Devrimci Gençlik gibi örgütlerde yer almıştır.

1955 Uşak'ın Eşme ilçesine bağlı Güney Köyü'nde doğan Ertuğrul Karakaya'nın ailesi Salihli'ye göçer. Annesi Ayşe Karakaya Salihli Devlet Hastanesi’nin Kadın Doğum Servisi’nde hasta bakıcılık yapmaktadır. Babası ise işsizdir. İlkokuldan sonra Darüşşafaka’nın sınavlarını kazanıp İstanbul'da yatılı okumaya başlar. Daha sonra ODTÜ'de mühendislik öğrenimine başlar.ODTÜ Öğrenci Temsilciliği Yönetim Kurulu sözcüsü iken 13 Şubat 1977'de Hasan Tan'ın ODTÜ'ye rektör olarak atanması nedeni ile başlayan boykotta sözcü olması nedeni ile öne çıkar. O dönemde ODTÜ'ye giriş ve çıkışlarda Jandarmanın yaptığı rutin aramaların bir gruba yapılmaması nedeni ile Öğrenci Temsilcileri ile jandarma arasında tartışma çıkar. Jandarmanın zaten içeride olan temsilcilerin üstünü aramak istemesine Ertuğrul Karakaya karşı çıkar. Karakaya'nın tekrar okulun içine doğru koşması üzerine jandarma ateş açar. Ertuğrul vurulur ve yere düşer. Yanına koşan jandarma üstüne bir de Ertuğrul´ü süngüler. Gelen ambulans jandarma tarafından geri çevrilir. Ertuğrul 45 dakika can çekişir. Ancak, Karakaya orada ölür. Cenazenin Ankara'da yapılmasına izin verilmez. On bin kadar güvenlik gücünün görev aldığı Salihli'deki cenaze törenine yüz bine yakın kişi katılmıştır. O günden sonra ODTÜ'nün A1 giriş kapısı, Karakaya Kapısı olarak bilinir.

8 Haziran 2005’te arkadaşları ve ailesinin Ertuğrul Karakaya'nın mezarı başındaki anma töreninde Ertuğrul Kaya'nın 73 yaşında ve görme engelli annesi hakkında güvenlik kuvvetlerine silahlı direnme göstermek suretiyle suç işleyen Ertuğrul Karakaya'nın ölüm yıldönümü olan suç tarihinde umuma açık mezarlık içinde aleni olarak işlenen suçu ve suçluyu övme iddiasıyla, TCK'nin 215/1 maddesine göre 2 yıl hapis istemiyle Salihli Cumhuriyet Savcısı Seyfullah Öselmiş tarafından dava açılmıştır. Davaya itiraz eden avukatlar mahkemeden "Ertuğrul Karakaya"nın işlediği suçun ne olduğunu ve hangi suçun övüldüğünü sormuştur ve mahkemece verilen yanıtta Karakaya'ya ait bir suç olmadığı belirtilmiştir. Avukatlara verilen yanıtta ayrıca Osman Özdemir'in Karakaya'nın katil zanlı olarak daha önce yargılandığı ancak serbest bırakıldığı anlaşılmıştır. Bu durumu ilk kez öğrenen avukatlar 28 yıl sonra davayı temize götürmüşler ve serbest bırakılan sanığın yeniden yargılanmasını talep etmişlerdir
------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Harun KARADENİZ 


Harun Karadeniz (1942, Giresun - 15 Ağustos 1975, İstanbul) 1960’lı yılların devrimci gençlik hareketlerinin önemli önderlerinden biridir.

1942 yılında Giresun’un Alucra İlçesine bağlı Armutlu köyünde doğdu. Yoksul bir çiftçi ailesinin oğludur. 1962’de İTÜ İnşaat Fakültesine girdi. Öğrencilik yıllarında Öğrenci Derneği başkanlığı ve İTÜ Öğrenci Birliği başkanlığı yaptı. Kısa süre içinde anti-faşist oluşumların militan kadrolarına girdi. Birçok anti-emperyalist eylemin en ön saflarında, boykotlarda, okul işgallerinde kitleleri yönlendiren isimlerden biriydi. Köylü ve işçi direnişlerinin içinde yer aldı.

Dönemin en büyük öğrenci yürüyüşü olan "Özel okullar devletleştirmelidir" yürüyüşünde yer aldı ve kampanyasında etkin rol oynadı. Eğitim sistemindeki reformları gerçekleştirmek için yapılan üniversite işgallerinden biri olan İTÜ’nün işgalinde öncü oldu. Altıncı Filo'yu Protesto Olaylarında etkin rol oynadı ve bu eylemde yakın arkadaşı Vedat Demircioğlu'nu kaybetti. Ancak özelikle bu eylemle birlikte, dönemin diğer öğrenci liderleriyle ve yakın arkadaşlarıyla fikir ayrılığına düştü. Diğer öğrenci hareketi liderlerinden farklı olarak, Gençlik hareketlerinin sınıf hareketinden bağımsız olamayacağını söylüyor ve öğrenci eylemlerini emekçilerle buluşturmak için yoğun çaba sarf ediyordu.

12 Mart Darbesi (1971) sonrası TKP ve Dev-Genç davalarından yargılandı. Dev-Genç davasından tutukluyken hapishanede ciddi bir hastalığa yakalandı, tedavisine izin verilmedi. 15 Ağustos 1975’de öldü.Olaylı Yıllar ve Gençlik, Eğitim Üretim İçindir, Devrimcinin Sözlüğü, Yaşamımdan Acı Dilimler ve Kapitalsiz Kapitalistler gibi dönemi anlatan teorik kitapları kaleme almıştır. En fazla tanınan kitabı, Olaylı Yıllar ve Gençlik 'de 1968 gençliğini ve deneyimlerini anlatmıştır.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Hüseyin İnan
 

(1949–1972), 1949'da Kayseri'nin sarız ilçesine ait bozüyük köyünde doğdu. Aslen Kayseri, Sarizlidir. İlk ve ortaokulu Pınarbaşı’nda, liseyi Kayseri'de okudu. 1966'da ODTÜ İdari Bilimler Bölümü'ne kayıt oldu. Sosyalist Fikir Klubü(SFK) ve bu derneğin bağlı olduğu Dev-Genç'e üye oldu. Bu arada TIP'e de katılarak, bu partinin etkinliklerinde yer aldı. Ayni dönemde, gerek İstanbul ve Ankara, gerek İzmir ve diğer yörelerde anti-emperyalist eylemlere katildi; ABD 6.Filo'suna yönelik eylem ve mitinglerin içinde bulundu. Toprak işgalleri, kırsal yörelerdeki etkinlikler vb. etkinliklere katildi. 1966-1967 öğretim yılında, gerçeklesen ODTÜ Hazırlık boykotunun örgütlenmesine önderlik etti.

Hüseyin İnan, 1968'de, TIP ve daha sonra MDD içindeki ayrılıklarda, giderek belirginleşen gizli ve dar örgüt fikri doğrultusunda çekirdek bir grup oluşturup, kir gerillası yoluyla anti-emperyalist mücadele verme düşüncesini geliştirmeye çalıştı. Ankara, özellikle ODTÜ kökenli olan ve temelini İnan’ın attığı grup, daha sonra THKO'nun çekirdek kadrosunu oluşturacaktı. Aynı yıl İdari Bilimler Fakültesi'nden çıkarılan Hüseyin İnan, ODTÜ yurtlarında kalmaya devam etti. 14 Ekim 1969'da, grubun önemli bir kesimiyle birlikte Suriye üzerinden Ürdün'e, Filistin Kurtuluş Örgütü(FKÖ)'nün asil gücünü oluşturan El Fetih kamplarına gitti. Burada FKÖ'nün yanında İsrail'e karsı savaştı. İsrail içlerindeki karakol baskınlarında bizzat yer aldı. Şubat 1970'de Türkiye'ye geri döndüğünde, Diyarbakır-Antep yolunda bir otobüste yakalandı. Diyarbakır’da devam eden yargılama sonunda, Ekim 1970'de tahliye oldu. Hüseyin İnan Ankara'ya döndüğünde kafasındaki kir gerillası fikri iyice berraklaşmıştı. Benzeri düşünceler taşıyan ve ayni eylem çizgisini benimseyen, başlarında Deniz Gezmiş’in yer aldığı İstanbul grubuyla bir araya gelerek THKO'yu kurdu. İnan, kitle hareketleri içinde hemen hiç tanınmayan biri olmakla birlikte, örgütleyici niteliği, insanlarla ilişki kurma becerisi ve kararlılığıyla grup içinde sivrilmişti. Deniz Gezmiş, Sinan Cemgil ve Cihan Alptekin'in de yer aldığı THKO'nun tartışmasız lideri haline geldi. Daha sonra, yaygınlaşan silahlı eylemlere önderlik etmekle kalmadı, bütün eylemlerin bizzat içerisinde oldu. 29 Aralık 1970'de, Dev-Genç üyelerinden İlker Mansuroğlu'nun öldürülmesi üzerine, THKO'nun örgüt olarak kendini ortaya koyduğu Kavaklıdere Polis Karakolu'nun kurşunlanması, 1 Ocak 1971'de Türkiye Is Bankası Emek Şubesi soygunu, Amerikan askeri tesislerinin basılarak bir Amerikalının kaçırılması ve daha sonra dört Amerikalının kaçırılması eylemlerinde gösterdiği gözü pek tavrı ve kararlılığıyla THKO'nun varlığında büyük etken oldu.

23 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde THKO'lu militanlardan Mehmet Nakipoğlu'yla beraber yakalandı. Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan'la Ankara 1. No’lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi tarafından 9 Kasım 1971'de idam'a mahkûm oldu. İdamlarin önlenmesi için gerek Meclis'te, gerek kamuoyunda ve gerekse örgüt arkadaşları tarafından çeşitli girişimlerde bulunulmasına rağmen Yusuf Aslan ve Deniz Gezmiş'le birlikte 6 Mayıs 1972'de idam edildi.Mezari L/17 Ankara/Karşiyaka Mezarliğinda bulunmaktadir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Turhan Feyizoğlu'nun Mahir adlı kitabının kapağı

Mahir ÇAYAN

Samsun doğumlu olan Mahir Çayan ortaokul ve lise dönemlerini Haydarpaşa Lisesi'nde İstanbul'da devam etti. 1963'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydoldu. Ertesi yıl Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde öğrenimine devam etti. Bu dönemde TİP ve FKF'ye (Fikir Kulüpleri Federasyonu) bağlı olan SBF (Siyasal Bilimler Fakültesi) Fikir Kulübüne girdi. 1965'te bu kulübün başkanlığını da üstlendi.

1967'de kısa süreliğine Fransa'ya gitti. Burdaki Sosyalist hareketlerin genel seyri ve içinde bulundukları tartışmaları izledi. 1968'deki 6. filo eylemlerine İzmir'de katıldı ve göz altına alındı. Bu dönemde Türkiye İşçi Partisi (TİP) içinde başlayan Mihri Belli'nin savunduğu Milli Demokratik Devrim tartışmalarında Mahir Çayan ve daha sonra kurulacak olan THKP-C'nin önder kadrolarıyla tartışmaların içinde aktif şekilde bulundu. Bu tartışma sürecinde TİP adına Zonguldak Ereğlisi'nde çalışmalar yürüttü.

Bu geziden sonra ideolojik olarak Milli Demokratik Devrim saflarında yer aldı. TİP ile olan temel ayrılığı devrim sorunu olarak tarifler. Fransa'da bulunduğu süreçte Latin Amerika silahlı (fokoist) mücadelerinden etkilenmiştir. TİP'i bu süreçte yasalcılıkla suçlamış. Türkiyedeki devrim sürecinin ancak silahlı bir mücadeleyle ve kendi özgül koşullarının tespit edilmesiyle olabileceğini savunmuştur. Bu görüşe daha yakın olan Türk Solu ve Aydınlık dergilerinde yazılar yazdı. bu dönemde yazdığı önemli yazıları "Revizyonizmin Keskin Kokusu 1", "Revizyonizmin Keskin Kokusu 2" ve "Aren Oportünizminin Niteliği" dir.

31 Mart 1972 tarihli Hürriyet gazetesinin baş sayfası
 
31 Mart 1972 tarihli Hürriyet gazetesinin baş sayfası

1969 yılında Ankara'da yapılan ve adını DEV-GENÇ (Devrimci Gençlik Fedarasyonu) olarak değiştirdiği toplantıda Türkiye sosyalist hareketinin seyrini değiştirmiştir. 1971 yılında yapılan TİP kongresine katılmamış,TİP ve kendi çalışma çevresinden öğrenci ve işçilerle birlikte bir toplantı örgütlemiştir. Mihri Belli ile olan ayrılıkları iyice ortaya çıkmış olmasıyla birlikte yolunu Milli Demokratik Devrim (MDD) sürecinden ayırarak, önce "genç subayların" askeri darbe yapmasını beklemek yerine halk ihtilali için silahlı propaganda faaliyetlerine başlamıştır. Bu ayrışmanın temel noktası, aslında MDD tespitinin TİP yasalcılığının başka bir versiyonu olduğu görüşüdür. O dönemde Türkiye devrim Sürecini Kesintisiz Devrim I-II-III broşürlerinde dile getirmiş. Türkiye'nin sahip olduğu yapıyı oligarşi olarak tanımlamıştır. Ek olarakta "Türkiye'deki geçmişe nazaran refah seviyesinin artması ile birlikte devlet ve halk arasında bir denge vardır." demiş ve bu dengeyi Suni denge olarak adlandırmıştır. Suni dengeyi de bozmanın ancak silahlı mücadele ile olacağını savunmuştur. [1]

Bu süreçte Münir Ramazan Aktolga ve Yusuf Küpeli ile birlikte THKP-C'nin kuruluş çalışmalarını sürdürmüştür. Örgütün diğer önemli isimleri arasında Ertuğrul Kürkçü, İlhami Aras, Ulaş Bardakçı ve Hüseyin Cevahir vardı. Şehir Gerillası modellini benimseyen Mahir Çayan buna uygun bir silahlı eylemlerin planlanmasında ve içinde bizzat bulunmuştur. Çalışmalarını sürdürmek için Şubat 1971'de İstanbul'a geçen Mahir Çayan burda da silahlı eylemlere devam etmiştir. 1 Haziran 1971'de kaldıkları evden kaçarken polisle girdikleri çatışmada Hüseyin Cevahir ölmüştür. Mahir Çayan yaralı olarak ele geçirildi. Daha sonra arkadaşlarıyla birlikte Kartal-Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçan Mahir Çayan bir süre İstanbul'da saklandı. Ocak 1972 de THKO ile ortak eylem kararı alarak arkadaşları ile birlikte Fatsa'ya geçti. Mart 1972'de Ünye radar istasyonunda çalışan 3 ingiliz teknisyeni kaçırdılar ve karşılığında THKO (Türkiye Halkın Kurtuluş Ordusu) önderleri Deniz Gezmiş Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın serbest bırakılmasını istediler. Niksar'ın Kızıldere köyünde jandarmayla girdiği çatışmada diğer arkadaşları ile beraber öldürülmüştür. Çatışmadan sadece Ertuğrul Kürkçü sağ çıkmıştır. Mahir Çayan'ın mezarı Ankara Karşıyaka Mezarlığı L/3 adası 99 no'lu mezardır.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sinan Cemgil.

Sinan CEMGİL

Türkiye’nin önemli aydınlarından Adnan Cemgil ve Nazife Cemgil’in ikinci oğulları olarak 15 Kasım 1944’de İstanbul’da dünyaya geldi. Dedesi Cemal Bey Kurtuluş Savaşı sırasında Muğla Kuva-i Milliye örgütünün başkanlığını yapmıştır. Öğretmen anne-babanın çocuğu olarak iyi bir eğitim aldı.

Türk Barışseverler Cemiyeti'nin Menderes Hükümetini, TBMM kararı olmaksızın Kore’ye asker göndermesi sebebiyle protesto etmesi üzerine Adnan Cemgil’in aldığı hapis cezası Sinan’ın henüz çocuk yaşta cezaeviyle tanışmasına sebep olur. “Komünistler Moskova’ya!” bağırışlarını ise, aynı dava yüzünden Yozgat’a sürgüne gönderilen annesinin yanında duyacaktır.

Devrimci Önder

1964’de Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi’ne girdiğinde siyasetle etkin olarak ilgilenmeye başlar.

1965 yılında Bursa'daki TİP kongresinin yapılacağı Saray Sineması önünde Komünizmle Mücadele Derneği tarafından kışkırtılmış binlerce kişinin, kongre çıkışında delegelerin üzerine saldırması sonucu babası Adnan Cemgil yaralanıp hastaneye kaldırılır. Sinan, Türkiye’deki açık şiddetle bu vesileyle tanışır.

1965 yılında çıkardıkları Dönüşüm dergisini satarken arkadaşı Şirin Yazıcıoğlu ile birlikte gözaltına alınan Sinan Cemgil, aynı yıl ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü’nün (SFK) kuruluşuna katılır, bir süre genel başkanlığını yapar ve Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) de üye olur.

1967 yılında ilkokul yapma amacıyla Muş’un Korkut ilçesine giden ODTÜ kafilesinde yer alan Sinan, arkadaşlarıyla birlikte halk kültürü üzerine de incelemelerde bulunur. Bu incelemelerden geriye kalan, kafilenin diline persenk olan Çift Jandarma [1] türküsüdür.

Sinan’ın Amerikalı öğretim görevlisinin Yıllardan beri ODTÜ'de İngilizce eğitim görüyorsunuz. Nasıl İngilizce bilmezsiniz? sorusuna verdiği yanıt bugünlere kadar gelmiştir: “Biz, ODTÜ'de İngilizce üç kelime öğrendik: Yankee go home."

1968’le birlikte yoğunlaşan öğrenci eylemlerinde, ODTÜ içindeki mücadelesi, sevilen kişiliği ve üstün hitabet yeteneğiyle üniversitedeki hareketin doğal önderi olur. ODTÜ’de Toplumcu Gurup içinde yer alır. 1968’de ODTÜ’deki boykota ve 1969’daki ODTÜ işgaline önderlik eder.

Toprak reformunun gerçekleştirilmesi istemiyle hazine topraklarını işgal eden Elmalı köylülerini ziyaretinin Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Merkezi tarafından tepki ile karşılanması, TİP’ten istifasını getirir.

Sosyalist Devrim-Milli Demokratik Devrim tartışmalarında Milli Demokratik Devrim’i savunsa da Hüseyin İnan’la birlikte “Türk Solu” ve “Aydınlık” odaklı MDD yorumlarından ve bu çevredeki tartışmalardan uzak durur ve farklı bir yol açmak için arkadaşlarıyla birlikte harekete geçer.

1969 yılında Şirin Yazıcıoğlu ile evlenir.

Vietnam kasabı olarak bilinen Komer’in arabasını yakanlardandır. Eylemde birlikte yer aldığı arkadaşı Mustafa Taylan Özgür’ün İstanbul’da öldürülmesi üzerine Ankara’da Atatürk Anıtı önünde toplanan kalabalığa, aranıyor olmasına karşın şöyle hitap edecektir:

"Bir devrimci kardeşimiz polis kurşunu ile kahpece öldürülmüştür. Devrimci şehitlerin matemini tutacak zamanımız yoktur. Devrimcilerin postunu ucuza satmayacağız. Gün gelecek Türkiye'nin bağımsızlığı ve kurtuluşu için gerekirse hepimiz vurulacağız. Bunlar bizi korkutmuyor, üzmüyor ancak kinimiz bileniyor. Taylan Özgür'ün ardından matem tutmayacağız, mersiyeler düzmeyeceğiz. O, 24 saatini devrime adamış bir kişiydi. Yapılacak çok işlerimiz vardır, İkinci Kurtuluş Savaşının ilk kurşunlanan devrimcilerinden sonra bizler de düşebiliriz, bunu korku değil varacağımız şerefli bir nokta olarak kabul ediyoruz. Taylan, Komer'in arabasını yakarak devrim için ilk kıvılcımı atmıştı. Bu kıvılcım devam ettirilecektir. Türkiye'de CIA artık bir adam temizleme kampanyası açmıştır. Yılmıyoruz, korkmuyoruz."

1970 yılında doğan oğluna söz verdiği gibi arkadaşı Taylan’ın adını verir.

Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu ve eylemler

1970 yılında, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Alpaslan Özdoğan, Deniz Gezmiş ve Cihan Alptekin'le birlikte Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun kuruluş çalışmalarını yürütür. THKO'nun şehir gerillası eylemlerinde yer alan Sinan Cemgil, 12 Mart 1971 muhtırasından sonra, arkadaşlarıyla birlikte Ankara'yı terkeder ve Elbistan civarındaki Nurhak Dağı'na çıkarak burada arkadaşlarıyla birlikte THKO'nun gerilla kampını kurar. Sinan Cemgil komutasındaki gerilla birliği, planlandığı gibi Kürecik Radar Üssü'nü basmak için harekete geçer.

Ölümü

Kürecik Radar Üssü’ne yapacakları baskın öncesinde Sinan Cemgil ve arkadaşları, İnekli Köyü muhtarının ihbarı üzerine kuşatılır. 31 Mayıs 1971’de askerlerle çıkan çatışmada atış menzili dışına çıkmış olan Sinan Cemgil, yaralı arkadaşı Alpaslan Özdoğan’ı kurtarmak için geri döner. Sinan Cemgil, Alparslan Özdoğan ve Kadir Manga ile birlikte vurularak öldürülür.

Adıyaman Gölbaşı ilçesinde cenazeyi almaya giden Sinan’ın annesi Nazife Cemgil, çevresini saran kadınlara Sinanlar’ı şöyle anlatacaktır:

"Bu oğlum Sinan... Bunlar da onun arkadaşları (Kadir ve Alpaslan), kardeşleri.... Onlar da oğullarım... Bu çocuklar, bu oğullar; bu ülkeyi, halkı, sizleri sevdiler. Başka bir istekleri yoktu. Her biri birer dehaydı. Her biri üstün zekalı birer güzel insandı. Dileselerdi, düzenin adamları olsalardı, şimdi burada cansız yatmazlardı. Birer milyoner olurlardı. Ama onlar, halkı, sizleri sevdiler. Sizin sorunlarınızı omuzladılar. Size yalan söylüyorlar. Onlar eşkiya değildi."
---------------------------------------------------------------------------------------------------


Sian KUKUL 

Sinan Kukul (d. 1956 Trabzon, Beşikdüzü - ö. 16 Nisan 1992 İstanbulDevrimci Sol (Dev-Sol) örgütünün kurucu önderlerinden biriydi. 1974 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Devrimci Yol taraftarı olarak siyasi hayata atıldı. 1977'de İstanbul Yüksek Öğrenim Derneği yönetim kuruluna seçildi. İstanbul Devrimci Gençlik genel sekreteri oldu. Devrimci Sol grubunun Devrimci Yol'dan ayrılması sırasında önemli rol oynadı. Aralık 1980 tarihinde tutuklandı. Davutpaşa, Metris Askeri Cezaevleri, Sağmalcılar Özel Hücre Tipi Cezaevi ve Bayrampaşa Kapalı Cezaevi'nde kaldı. Devrimci Sol ana davasında yargılandı. Örgütün siyasi savunmasının hazırlanmasında önemli bir rol oynadı. 2 Ocak 1990 tarihinde cezaevinden firar etti. 16 Nisan 1992 tarihinde Üstbostancı'da yapılan bir polis operasyonu sonucu bulunduğu hücre evinde öldürüldü.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Ulaş BARDAKÇI

Ulaş Bardakçı, tam adıyla Rasih Ulaş Bardakçı (d. 1947 - ö. 1972), THKP-C, FKF, TİP, Devrimci Gençlik gibi örgütlerde faaliyet gösteren, güvenlik kuvvetleri ile girdiği bir çatışmada öldürülen devrimci.

Hacıbektaş'da doğar, ilk ve orta öğreniminden sonra ODTÜ'ye girer ve burada devrimci fikirlerle tanışır, Sosyalizm'i benimser ve FKF ve TİP içinde yer alır. Dev-Genç'in oluşumunda etkin bir biçimde yer alır. 1970 sonlarında Mahir Çayan'la birlikte THKP-C'nin kurulması çalışmalarında yer alır. THKP-C'nin ilk silahlı eylemlerine katılır. Mayıs 1971'de, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hapisten salıverilmelerini istemişlerdir. İsrail Baş Konsolosu Ephraim Elrom'u Mahir Çayan ile birlikte kaçırırlar. Taleplerinin yerine getirilmemesi üzerine Ephraim Elrom'u öldürürler. Başlatılan Balyoz Harekâtı sırasında yakalanır. Kasım 1971'de askeri cezaevinden firar eden beş devrimciden biridir. Kaçtıktan sonra İstanbul'da devrimci faaliyetlerini sürdürür. 19 Şubat 1972 günü kaldığı ev kuşatılır ve güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada öldürülür. Çoğu kişinin adının Ulaş olmasının nedenidir.

Ulaş Bardakçı için yazılan Ulaşa Ağıt adlı şarkı

Hele Ulaş'a Ulaş'a
Ulaş benzerdi güneşe
Ulaş gardaş can veriyor
Yüreğim düştü ateşe.

Ulaş'ın elinde mavzer
Mavzeri türküye benzer,
Bizimkiler böyle ölür
Böyle ölür bizimkiler

Tohumlar düştü toprağa
Donandı yeşil yaprağa
Kurban olam kurban olam
Seni yaratan toprağa.
------------------------------------------------------------------------------------------

Yusuf ASLAN

Yusuf Aslan, (d. 1947 - ö. 6 Mayıs 1972) THKO kurucularından olan ve 1972 yılında idam edilen Marksist-Leninist devrimcidir. Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan'la birlikte idam edilmiştir

Yozgat'ın daha önce Çekerek'e sonradan Aydıncık ilçesine bağlanan Kuşsaray köyünde doğmuştur. Bu köy Çerkez köyüdür. Orta öğrenimini tutucu eğilimlerle, gelenekçi önyargıların güçlü olduğu bir çevrede tamamladı. 1966'da ODTÜ'ye girdi. ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü'nün üyesi oldu, Dev-Genç içinde çalışmaya başladı. Bu dönemden itibaren önce hazırlık okulunda, sonra da mühendislik fakültesinde patlak veren boykotların ve hemen ardından ODTÜ işgalinin önde gelen örgütçülerinden oldu. İlk yargılanması CIA ajanı olduğunu iddiası ile Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi Commer'in arabasının yakılması eylemi nedeni ile gerçekleşti.

1969 yılında arkadaşlarıyla birlikte Filistin'e gitti. Burada helikopter ve uçak pilotluğunu öğrendi. Traktörden helikoptere kadar her türlü aracı büyük bir ustalıkla kullanıyordu.

Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş'le birlikte Nurhak'a dağdaki gerilla grubuna katılmaya giderken, Sivas Şarkışla'da yaralı olarak yakalandı. Sıkıyönetim Mahkemeleri'nde yargılandı. 6 Mayıs 1972'de Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan'la birlikte idam edildi.Mezarı L/17 Ankara/Karşıyaka Mezarlığında bulunmaktadir.

Son Sözleri

Ben halkımın bağımsızlığı ve mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler, kahrolsun faşizm! olmuştur.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


İbrahim Kaypakkaya 

(1949 - 18 Mayıs 1973), Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist'in kurucusu.

1949 yılında Çorum'un Sungurlu ilçesinin Karakaya köyünde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen Okulunun ardından İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi- Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. Mart 1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.

FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer aldı. İşçi-Köylü gazetesinin istanbul'daki bürosunda çalışan Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada Doğu Perinçek'in başını çektiği PDA kanadında yer aldı. 1972 yılına kadar PDA (TİİKP) saflarında çalıştı ve DABK üyesi olarak görev yaptı. Bu tarihte PDA ile yolları ayrıldı. Doğu Perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını iddia eden Kaypakkaya, ayrılık sonrasında TKP/ML-TİKKO'yu kurdu.

TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştırıldığı Tunceli Çemişgezek bölgesinde mücadele ederken,24 Ocak 1973'de Vartinik köyü Mirik mezrasında Kolluk Güçleri tarafından bulunduğu köyün etrafı sarıldı. Çatışma sırasında TİKKO'nun ilk komutanlarından Ali Haydar Yıldız yaşamını yitirirken, Kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından uzaklaştı. Beş gün sonra kendisinin kaldığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalandı. Diyarbakır'da süren dört aylık sorgulama ve yoğun işkence sürecinden sonra 18 Mayıs 1973'te işkence altında hayatına son verildi.

İki gün sonra babasına intihar ettiği bildirildi ve cansız bedeni teslim edildi. Ölümü dönemin bağımsız milletvekili Mehmet Ali Aybar tarafından bir soru önergesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) getirildi.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Site Sorumlusu
 
Mustafa ESGİN

Msn: esgin_mustafa@hotmail.com

Tel: 0534 895 25 92
Google Ara
 
Burcuna Bakmak İstermisin?
 
Hava Durmu - Saat
 
Son Dakika Haberler
 
 
Bugün 6 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!
ceza Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol